* İLETİŞİM NUMARALARI AYDIN KAYNARPINAR 05054830058ALİ BİLGİÇ 05055020621AHMET BAYAR 05357637429
* KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI ART NİYETLE KULLANDIKLARINI TESBİT ETTİK. BU NEDENLE NUMARALARI GİZLEDİK. ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEKİ TELEFONLARI ARAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
  SEYFİ GÜNAÇTI 1971 MEZUNUMUZ EĞİTİMCİ YAZAR
Adana yollarında
  MUSTAFA VARLI 1963 MEZUNUMUZ E.HATAY İL MÜFTÜSÜ
HAYIRLI SABAHLAR
  AHMET BULUT 1970 MEZUNUMUZ EMEKLİ GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ
ŞEFKAT ABİDESİ ANALARIMIZ
  DR ALİ CAYMAZ 1990 Mezunumuz
İMAM-HATİP LER
  SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
Deve kuşu gibi olmak!..
  GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
ANAMUR’DA BİR İLK: BILDIRCIN ÇİFTLİĞİM
  NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Diyanet İşleri Eski Başkanı’nın Mahcubiyeti!
  MUSTAFA AKDAĞ
İmam-Hatipler Yeniden Parlıyor
  İBRAHİM SAY 1999 Mezunumuz
EKMEK ARASI LAHMACUNDAN THE İMAM?A
  ADEM ARMAĞAN 1975 Mezunumuz Şair/Yazar
 
 
Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?
Çok iyi
İyi
Fena değil
Kötü

 
 

NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar

Paralelcilerle beraber olan kim?

"28 Şubat bin yıl sürecek!" türünden kibirli demeçler... "Gerekirse silah kullanılabilir" diye manşet atan "Hürriyetsiz" gazeteler, "Beceremediniz çekin gidin!" şeklindeki yerini ve konumunu belirleyen baş paralelin gazetesinin manşeti... O dönemi anlatan ifadeler ve yazılardır bunlar...

Fetenyahu’nun Fatih Çekirge’ye verdiği röportajda, Demirel, Ecevit ve diğer liderlerle arası sorulduğunda, hepsi ile arasının çok iyi olduğunu ve seviştiklerini söylemişti; ancak Erbakan sorulduğunda, şekilden şekle giren kapkaranlık suratıyla, “Ona bir türlü ısınamadım” cevabını vermişti. Nedeni sorulduğunda ise, yine yalan olduğu yüz ifadesinden belli olan bir edayla, "Bilmiyorum, bir türlü sevişmedik!" diyordu.

Dönemi anlatan bu örnekler çoğaltılabilir. O zaman malum yapıların hepsi el ele vermiş hükümet üzerinde vesayet üstüne vesayet kurma yarışındaydılar...

Anarşinin başını alıp gittiği, ekonominin iflas bayrağını çektiği bir dönemde, önce Gül, sonra da Erdoğan hükümetleri kuruldu. Yeni hükümet, özetlediğimiz geçmişteki tüm bu olayları kucağında bulmuştu. Terör, bozuk ekonomi, asker, yargı, üniversite vesayeti hepsi blok halinde hükümetin önünde duran engellerdi.

Maaşları ödemekten aciz bir hükümetin bıraktığı enkaz vardı; borçları sebebiyle IMF'nin emrinden çıkamayan hükümet idare ediyordu memleketi. İLKSAN hesapları iç edilmiş ve araştırılmaya kalkışılınca da, en üst devlet yöneticileri tarafından "verdimse ben verdim" şeklinde pervasızca yolsuzluğa arka çıkılmış ancak kimse bu yolsuzluk savunmasına karşı sesini çıkaramamıştı. Batırılan bankalar, ödenemeyen KEY hesapları... hepsi problemler halinde duruyordu.

Hükümet, bütün bu problemlerle boğuşurken ona yardım edeceklerine, rantçıların hesabına, cübbeleriyle yollara dökülen koca koca profların, demokrasiyi hiçe sayarak, taşıdıkları "Ordu göreve" pankartları bu ülkenin bilim yuvaları adına bir utanç vesikalarıdır. Onlara destek veren çeşitli yapılar da en az onlar kadar sorumluluğun içinde olan unsurlardır...

Hatırlayın, bir program vesilesiyle, Genelkurmay Başkanının ve üst düzey komutanlarının olduğu toplantıya Cumhurbaşkanı ve Başbakan geliyor, ancak komutanlar, onları görmezlikten gelerek saygısızca davranıyorlar...

Erdoğan hükümeti, bütün gayretiyle önünde bulduğu problemleri tek tek çözmeye başlarken, hükümet üzerinde vesayetlerini devam ettirmek isteyenlere karşı, eli kolu bağlı oturacak mıydı? Vesayetçilerin tahakkümüne boyun mu eğecekti? Hem de yetkiyi milletten almış ve onlara karşı sorumlu iken. Elbette elindeki imkânları kullanacaktı, o da bunu yaptı;  devletin içinde tecrübeli çalışanlarla birlikte çalışmak mecburiyetinde kaldı veya bırakıldı. Eğer ortada bir suç ve günah varsa, bu mecburiyet durumunu ve şartlarını hazırlayanlar, öncelikle hesap vermek zorundalar! Sanki bu işte sorumlulukları yokmuş gibi, yani yavuz hırsız misali üste çıkma kurnazlığı ile hükümeti eleştirmeye kalkışmaları asla ve asla onları temize çıkarmaz ve kurtarmaz! Esasen, paralelcilerle birleşerek, bu ülkenin masum insanları üzerinde nasıl bir oyun oynandığının hesabını vermeleri gereken onlardır.

Bir yönetim düşünün ki, hiçbir dönemde bu hain yapıyla mücadele etmemiş ve her dönemde el üstünde tutmuş… Bir yönetim düşünün ki, kendi okulları olan İmam-Hatip Liselerini tehlikeli görmüş ve kendi eliyle onları kapatmış, bunu yaparken, malum yapının ne bir okuluna, ne bir dershanesine, ne de ona bağlı bir kuruluşa dokunmuş; aksine destek üstüne destek vermiş… Yine bir yönetim düşünün ki, devletin elinde ve kontrolünde olan Kur’an Kurslarını bir anlamda kapatmış ve uygulanması mümkün olmayan yaş şartlarına bağlamış, halkın dinini öğrenme ihtiyacını bu yapının eline terk etmiş…   

Bütün bu olup bitenler göz önünde bulundurulduğunda, hükümetin paralel yapıyla birlikte olduğu iddiaların hiç birinin aslı astarı olmadığı görülecektir. Örneklerimizden hareketle bu yapıyla içli dışlı olan, aynı yatağa giren daha düne kadar bu iddianın sahipleri olduğu anlaşılmaktadır. Onlara soralım; hükümeti, e- muhtıra ile devirmek isteyen, partiyi kapatmak isteyen, 367 garabetini ortaya atan siz değil miydiniz, sizin o çokbilmiş hukukçularınız değil miydi? Bütün bu yaklaşımlar, demokrasiye inançsızlık değil mi? Vesayete ve vesayetçilerin amaçlarına hizmet etmek değil midir?

Bütün bu gerçekler ortadayken siz, yeni kurulmuş bir hükümeti, Cumhuriyet tarihinin hükümetlerinin yol açtığı bütün problemlerden onu sorumlu tutmaya kalkışmanız tam bir sorumsuzluk örneğidir.  Her olayda doğruları altüst etme hokkabazlığını bırakın ve artık sorumluluğunuzun idrakinde olun.    

Bu milletin bütün olup bitenleri görmemesi nasıl düşünülebilir? Bu necip millete en önemli vasfı ileri görüşlülüğüdür, şüphesiz. Artık bu çok yüzlü siyasetten vazgeçilmeli; çünkü bu siyaset, hiç kimseye fayda getirmez!

Vatan hainlerinin, işgalci güçlerle birleşerek kalkıştıkları darbe ve hatta işgal kalkışmasında, hiç olmazsa bu saatten sonra, dürüst olunmalı ve yaşananları olduğu gibi görüp milletin yanında, milletin ordusunun ve polisinin yanında, onlarla beraber, bir vatanperver gibi davranılmalıdır!

 

25.09.2016