NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Değer Bilmek!
Peygamberimiz (sav) buyuruyor: “Beş şey gelmeden, beş şeyin kıymetini bilin;
İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,
Hastalık gelmeden önce sıhhatin,
Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin,
Fakirlik gelmeden önce zenginliğin ve
Ölüm gelmeden önce hayatın kıymetini bilin.”
(Hâkim, Müstedrek, IV, 341; Buhârî, Rikak, 3; Tirmizî, Zühd, 25)
Dünya ve ahiretimizi kurtaracak bu muhteşem öğütlerin/tavsiyelerin hangi birinin gereğini yerine getiriyoruz? Maalesef bu soru bile bizi kendimize getirmeye yetmiyor. Ve yine maalesef zamanında ve zemininde yapılması gerekenler konusunda, -makul bulmamıza rağmen- gevşek davranıyoruz. Bu gevşeklik bize pahalıya mal oluyor. Biz kaybetmeyi de yanlış anladığımız için bunu yanlış eylemlerle ve davranışlarla yansıtıyoruz. Esas olan, Mevlana’nın, “Kıymet bilmek, kaybedince arkasından ağlamak değil, yanındayken sımsıkı sarılmaktır.” dediği cinsten olmalıdır.
Her alanda olduğu gibi edebiyat ve düşünce alanında da yeteri kadar kıymetini bilmediğimiz değerlerimiz vardır şüphesiz. Bunlardan biri de Cemil Meriç’tir. O, öyle bir değerdir ki, Türk milleti olarak böyle bir değere sahip olduğumuz için şükretmeliyiz. Ayrıca, dünya düşün arenasında bize açtığı yer, bize kazandırdığı saygınlık açısından da medarı iftiharımız olduğunu bilmeliyiz. Bu alanda bir olimpiyat düzenlense Cemil Meriç’le ipi göğüsleyeceğimiz konusunda şek ve şüphe yoktur.
Düşünelim, Dünya kültürünü analiz edip her bir değeri yerli yerine oturtabilen kaç kültür adamı vardır dünyada? N. Fazıl’ın söylemiyle “Allah’ın iç gözü daha iyi görsün diye dış gözünü kapattığı, sahici münevver Cemil Meriç…”, “Kulumu sevince gören gözü, duyan kulağı, tutan eli olurum. Artık o benimle duyar, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür." Demiyor mu Cenabı Allah? Yoksa siz dış gözü olmayan bir insanın, müthiş bir basiretle dünyada olup biteni tetebbu ederek kültür dünyasına bu kadar damardan girip tahlil edebilmesini nasıl izah edebilirsiniz? Dikkat edin belki de yeryüzünde bir örneğini daha gösteremezsiniz!
2008 yılında Hatay Kültür Merkezinde “Umrandan Uygarlığa” panelinde konuşan kızı değerli hocamız Ümit Meriç Hanımefendi, başladığı konuşmasının bir yerinde insanın tüylerini diken diken eden bir hususu dile getirmişti:
"Cemil Meriç’in hayatı tek başına zaten beşeriyetin dikkatini çekecek bir hayattır. Hatırlatmaya gerek yok, ama 35-36 yaşlarında gözlerini kaybeden bir insan, kör olduktan sonra 12 cilt kitap; fikir kitabı kaleme almıştır. Bu bakımdan bir insanlık şaheseridir Cemil Meriç’in hayatı. Bir özürlünün özrünü aşma ve aşmayı başarma gayretidir. İnsan olarak hepimizi ilgilendirir. Herkesin zaman zaman belki yapması gereken bir tecrübedir bu. Biraz konunun dışına çıkıyorum, ama konu içine gelmek için, hiç hayatınızda 24 saat gözlerinizi kapayarak yaşamayı denediniz mi? Ne yapabilirsiniz? Nerelere gidebilirsiniz, neler düşünebilirsiniz? Ve siz kim olursunuz, gözleriniz kör olursa? Gözlerinizi kaybettikten sonra sizden geriye ne kalır? Hiç bunun tecrübesini yaptınız mı? Bunun acısını, bunun aczini, bunun insana getirdiği artıları ve eksileri düşündünüz mü?”
Bunu düşünmeden, nefsine yenilerek, egosuna mahkûm olarak Cemil Meriç’i levm etmeye, kınamaya, küçük görmeye yeltenen cüceler olmadı değil! Dikkat edin eleştirmeye demiyorum. Kendilerince açık gördükleri kapıdan girmeye çalışarak tatmin olmaya çalışıyorlar.
Cemil Meriç’i anlamak için öncelikle gerekli olan bir şuur ve onun üzerin inşa edilmesi icap eden bir kültürden yoksun, bazı zevat, popüler algının ezikliği altında ürettikleri soruları bu bilge insana
yöneltiyorlar. Kendi zavallılıklarını idrak edemeyen bu tefekkür yoksulu zevatı, hayatımızın her deminde görmek pek de şaşırtıcı değildir!
20.7.2020