NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Anlamanın Önündeki Engel; Önyargı Putu!
Bazen, bazı kimseler bir konuyu, bir kimseyi anlamak ister görünür, ancak kafalarını sarmış olan önyargı putları, anlamalarını imkânsız kılar. İkinci örneğimiz tam da bu haleti ruhiyeyi taşıyanlar içindir.
2008’de Hatay Kültür Merkezinde bir dinleyicinin Ümit Meriç Hanımefendi’ye yönelttiği, “Ben Cemil Meriç'le ilgili olarak, Cemil Meriç'in dini hayatı nasıldı? Onu merak ettim. ‘Evde irfandan uzak bir yaşantı...’ dan bahisle, Kur'an'la ilişkisi nasıldı?” şeklindeki soruya Ümit Meriç:
Aynı evin içinde de yaşasa, baba-kız da olsa, 24 saatin 14 saatini beraber de geçirse, bir insan olarak Cenabı Hak’la olan manevi hüviyetini hiçbir şekilde keşf edemeyeceğini, bu bakımdan, babasının manevi hayatı ile ilgili bilgi vermek salahiyetine sahip olmadığını ifade eder.
Ancak hayatının son saatlerinde de, bilmediği bir dünyanın dilini konuşmaya başlamış olduğunu ve maalesef o kelimeleri yazmadığını, yani o nerenin dili olduğunu bilemediğini, ama bir başka dünyanın dilini konuştuğunu belirtti. Şuuru kapanmış olmasına rağmen konuştuğunu, bazı şeyler söylediğini ve kendisinin anlayamadığını, ancak onların arasında çok önemli bir hakikat olduğu için, yani “biliyorsunuz son ondaki iman son derecede önem taşımaktadır. Allah hepimizin son kelimesini kelime-i tevhit etsin. Cemil Meriç'in bu anlaşılmaz kelimeler cümbüşü içinde, çok sarih olarak söylediği ve kendisinin anladığı tek cümle üstü cümle, ‘Muhammed sevgilim’ olduğudur.”
Bunda kendisinin hiçbir telkini olmadığını, Onun şuurunun kapalı oluşundan ne söylediğini kendisinin anlamadığını, ama nasıl bir boyutlar üstü maceranın içindeydi ki, o sıralarda babasının, herkesin son nefesinde söylemek istediği o güzel kelime izdivacını babasının telaffuz ettiğini söyleyerek “Allah rahmet eylesin. Allah hepimizin halini ve akıbetini hayreylesin. Allah hepimizin son kelamını kelime-i tevhit eylesin. Sizlerin ve bizlerin geçmişlerini de cennetine dâhil eylesin inşallah.” Duasıyla sözlerini bitirmiştir. (salonda alkış sesleri...)
Rahmetli Cemil Meriç’in her şeyi ortada, aşklarına varıncaya kadar yazmış. Kitaplarında bunlar var. “Her Hal Tercümesi Bir Müdafaaname” yazısında da durumu belirtmiş. Daha neyi sorulmaktaysa!? Varsayalım ki eksiği vardır, bunu örtmek, ifşa etmemek, yaymamak inancımızın amir hükmü değil mi? İnancımızın temel ölçüsünü ve değerini çiğneyerek bir Müslüman kardeşi hakkında ima yolla zanlar oluşturmak, kendi imanımızı ve Müslümanlığımızı tehlikeye sokmaz mı? Asıl onu düşünmek gerekir.
Çocukluğundan itibaren, en zor şartlardan geçmiş, ancak ödün vermeden şahsiyetini korumayı bilmiş bir Bilge hakkında, halimize bakmadan dil uzatmanın, hakkında zanlar, şaibeler oluşturmanın bize sorulmayacağı mı zannediliyor? Kardeşimizi kınadığımız hal başımıza gelmeden öleceğimizin garantisi var mı?
16.9.2020