* İLETİŞİM NUMARALARI AYDIN KAYNARPINAR 05054830058ALİ BİLGİÇ 05055020621AHMET BAYAR 05357637429
* KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI ART NİYETLE KULLANDIKLARINI TESBİT ETTİK. BU NEDENLE NUMARALARI GİZLEDİK. ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEKİ TELEFONLARI ARAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
  SEYFİ GÜNAÇTI 1971 MEZUNUMUZ EĞİTİMCİ YAZAR
Adana yollarında
  MUSTAFA VARLI 1963 MEZUNUMUZ E.HATAY İL MÜFTÜSÜ
HAYIRLI SABAHLAR
  AHMET BULUT 1970 MEZUNUMUZ EMEKLİ GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ
ŞEFKAT ABİDESİ ANALARIMIZ
  DR ALİ CAYMAZ 1990 Mezunumuz
İMAM-HATİP LER
  SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
Deve kuşu gibi olmak!..
  GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
ANAMUR’DA BİR İLK: BILDIRCIN ÇİFTLİĞİM
  NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Diyanet İşleri Eski Başkanı’nın Mahcubiyeti!
  MUSTAFA AKDAĞ
İmam-Hatipler Yeniden Parlıyor
  İBRAHİM SAY 1999 Mezunumuz
EKMEK ARASI LAHMACUNDAN THE İMAM?A
  ADEM ARMAĞAN 1975 Mezunumuz Şair/Yazar
 
 
Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?
Çok iyi
İyi
Fena değil
Kötü

 
 

NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar

“Susma, sustukça sıra sana gelecek!” (II)

Haddi zatında Lütfü Oflaz’a ait olduğu söylenen “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” sloganı, haksızın karşısında durmak ve haklıdan yana çıkmak için söylenmiştir. Yani her hak sahibine hakkını vermek için. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” olmamak için. İnsan olmak, hakkın ve adaletin ikamesi için, haksızlık kime karşı yapılırsa yapılsın, haksıza ve zalime karşı haklının yanında yer almayı gerektirir. Bu felsefe, bu öğreti yaşanır bir toplumun temel taşlarını oluşturmaz mı?

“Adalet mülkün temelidir” sözü bu değeri ve bu değerin oluşturduğu toplumun malik olduğu huzuru ifade etmiyor mu? Neticede adaletin olmadığı bir yerde hangi anlayıştan, hangi düşünceden ve hangi huzurdan bahsedilebilir? Bunun teminatı olmayacak hangi “çağrı” yerini bulur?

Toplumsal yaşamda, tarih boyunca haksızlıkların olduğunu ve yaşandığını biliriz. Adaletin gözetilmediği, hakların gasp edildiği, zulümlerin envaı çeşidinin işlendiği zamanları ve toplumları biliriz. Ancak, çok az insanın da haksızlıklara karşı çıktığını ve adalet için çırpındığını da biliriz. Çünkü haksızlıklara karşı çıkmak öyle kolay, öyle sıradan bir iş değildir! Bunun için niyet ve azim ister, cesaret ister. Bunlar için de mangal gibi yürek ister ve daha da önemlisi ruh ister, karakter ister… Bu da serden geçmeyi gerektirmektedir şüphesiz.

– Tarihe mal olmuş çok önemli örnekleri vardır bunun. Bunlardan biri “Hilfu’l-Füdul” cemiyetidir. Bu, zalime karşı mazlumdan yana olma ve zalimden hesap sorma amacıyla Mekke’de kurulmuş olan yeminli bir topluluktur. Hz. Peygamber, Peygamberlikten sonra, bu topluluğun işlevselliğinden söz etmiş ve İslâmiyet’in bu hak hukuk anlayışını daha da ileri götürdüğünü belirtmiş ve inandığı ve sitayişle söz ettiği bu topluluğun yeminini kızıl tüylü bir deve sürüsüyle de olsa değişmeyeceğini, öyle ki, tekrar çağrılsa, tereddüt etmeden behemehâl icâbet edeceğini söylemiştir. (Muhammed Hamidullah, TDV)

– İ.Ö. 73'te Gladyatör Spartacus’un başlattığı köle ayaklanmasının, tarih boyunca haksızlığa, baskıya ve zulme karşı olan mücadelesi özgürlüğün simgesi oldu. Hollywood’da, Spartacus adına filmlerin çevrildiği bilinmektedir.

– Bir Protestan ilahiyatçısı Friedrich Martin Niemöller, kiliseler arası kavgalarda kendisini geliştirerek nasyonal sosyalizm karşıtı bir direnişçi oldu. 1937’de tutuklanarak Sachsenhausen Toplama Kampı’na götürülerek orada büyük eziyetler gördü. Yaşadıklarını kısaca şöyle ifade etti:

“Naziler komünistleri götürdüklerinde sustum. Çünkü ben komünist değildim. Sendikacıları götürdüklerinde sustum. Ben sendikacı da değildim. Sosyalistleri içeri aldıklarında sesimi çıkarmadım. Ben sosyalist değildim. Yahudileri tutukladıklarında sustum. Çünkü ben Yahudi değildim. Beni götürdüklerinde, geride artık karşı çıkabilecek kimse kalmamıştı.” (Deniz Kavukçuoğlu, 09 Ocak 2012 Pazartesi-Cumhuriyet)

Başkalarının hakkına sahip çıkmayı düşünmeyen insanın, kendi hakkının çiğnenmesine ortam hazırladığını er veya geç acı tecrübeyle öğrenecektir. Yılanın bir gün kendisini sokacağını da… Haksızlığa karşı olma bilinci geliştiğinde bir kimse, ancak insan olma vasfını kazanmaya doğru yol alır. Kişinin dünya görüşü ne olursa olsun; dini, mezhebi, rengi, cinsiyeti, düşüncesi ve inanışı farklı da olsa ona karşı, adaletle yaklaşmak ve adil olmak inancımızın ve dahi insan olmanın gereğidir. Hakkı ayakta tutan ve adaletle şahitlik eden kişilerden olmak da bu zorunluluğu gerektirir.

Bu evrensel ilkenin çiğnendiği zaman ve mekânda susanlar, bu suskunluğun neticesinde sıranın kendilerine geleceğini beklesinler!

6.7.2021