* İLETİŞİM NUMARALARI AYDIN KAYNARPINAR 05054830058ALİ BİLGİÇ 05055020621AHMET BAYAR 05357637429
* KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI ART NİYETLE KULLANDIKLARINI TESBİT ETTİK. BU NEDENLE NUMARALARI GİZLEDİK. ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEKİ TELEFONLARI ARAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
  SEYFİ GÜNAÇTI 1971 MEZUNUMUZ EĞİTİMCİ YAZAR
Adana yollarında
  MUSTAFA VARLI 1963 MEZUNUMUZ E.HATAY İL MÜFTÜSÜ
HAYIRLI SABAHLAR
  AHMET BULUT 1970 MEZUNUMUZ EMEKLİ GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ
ŞEFKAT ABİDESİ ANALARIMIZ
  DR ALİ CAYMAZ 1990 Mezunumuz
İMAM-HATİP LER
  SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
Deve kuşu gibi olmak!..
  GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
ANAMUR’DA BİR İLK: BILDIRCIN ÇİFTLİĞİM
  NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Diyanet İşleri Eski Başkanı’nın Mahcubiyeti!
  MUSTAFA AKDAĞ
İmam-Hatipler Yeniden Parlıyor
  İBRAHİM SAY 1999 Mezunumuz
EKMEK ARASI LAHMACUNDAN THE İMAM?A
  ADEM ARMAĞAN 1975 Mezunumuz Şair/Yazar
 
 
Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?
Çok iyi
İyi
Fena değil
Kötü

 
 

Abdullah İbn Abdulmuttalip ve Âmine Bintü Vehb’ten -12 Rebîu’l-Evvel’de- dünyaya gelen Hz. Muhammed (s.a.s.), üzerinde en çok konuşulan kişidir. Onu övmek için sayısız na’t ve münacat yazılmıştır. Onun mevlidi/doğumu, tarihin kırılma noktalarından birisidir.

Abdullah İbn Abdulmuttalip ve Âmine Bintü Vehb’ten -12 Rebîu’l-Evvel’de- dünyaya gelen Hz. Muhammed (s.a.s.), üzerinde en çok konuşulan kişidir. Onu övmek için sayısız na’t ve münacat yazılmıştır. Onun mevlidi/doğumu, tarihin kırılma noktalarından birisidir. 

Günümüzde yaklaşık bir buçuk milyar Müslümanın önemli bir kısmı Peygamberinin doğumunu kutluyor. Bugün Chicago, New York, Toronto, Vancouver ya da Tokyo’da Müslümanlar Mevlid-i Nebi’yi anıyor ve kutluyor.

Müslümanlar olarak Mevlid Kandilimiz, Hıristiyan geleneğine öykünme midir, sorusunun etrafında dolaşmak belki de zaman kaybıdır. Çünkü günümüzde dini kandillerin misyonu değişmiştir.

Dini hayatı haftada bir güne (Cuma), yılda bir aya (Ramazan) ya da beş geceye (Mevlid, Regaib, Mirac, Berat, Kadir) indirgemenin meşruiyetini ve masumiyetini asla kabul etmeyeceğimizi not düşerek, şu tespiti yapabiliriz: Kandil geceleri, Müslümanların evlerinden çıkıp dini duygularla topluma katıldığı ve din kardeşleriyle manevi iklimde buluştuğu mikatlardır. Birçok insan için dönüm noktası ya Kadir gecesi, ya da Berat, Mevlid, Mirac veya Regaib Kandili olabilmektedir.

Televizyon ve internet esiri olmuş nesillere hayat öpücüğü veren kandilleri neden söndürelim ki? Evet, küresel kapitalizmin şehvetli baskısından kurtulmak, içe dönmek ve gözyaşı dökmek için bulunmaz fırsatlara dönüştü kandiller. Bu gecelerimiz, dünyaya esaretinden beyni ve kalbi uyuşmuş olan karanlık gönüllerin, derin bir solukla aydınlandığı manevi şenlikler oldu.

Peki Mevlid Kandili neyi ifade ediyor? Öyle ya Kutlu Doğum Haftası var, bu kandil, bir çelişki doğurmuyor mu?

Bu soruya bir başka soruyla cevap verelim: Hz. Muhammed’in doğumuna kimler sevinir? Öyle ya, ancak buna üzülenler, Mevlid-i Nebi kutlamalarının yılda iki kez tekrarlanmasını problem eder. Çok net olarak belirtmek gerekir ki, Şeytan ve onun gibi olanlar hariç, insaflı ve vicdanlı olan her insan Sevgili Peygamberimizin doğumuna sevinmektedir.

Bunu İbn Kesir’in şu rivayetine dayanarak söylüyoruz: “Şeytan dört kez ağlamıştır: Allah tarafından lanetlendiğinde, Allah’ın huzurundan kovulduğunda, Hz. Muhammed doğduğunda ve Fatiha Suresi indiğinde.” (İbn Kesir, el-Nihaye ve’l-Bidaye, c. II,s. 166) Sevdiklerimizin doğumuna sevinir, onu kutlarız da, rahmet kaynağımızın mevlidine neden sevinmeyiz?

“Biz seni cümle aleme rahmet kaynağı olarak gönderdik”(Enbiya, 21/107). Dünya adına hiçbir arzusu olmamış, hayatını insanlığa adamış ve bu yolda büyük sınavlardan geçmiş bir peygamber. Doğumuna bir değil, iki kez sevinsek yeridir. Birisine Mevlid kandili der, diğerine Kutlu Doğum deriz.

Allah (c.c.) Yahya (a.s.) için “Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selam olsun” (Meryem, 19/15) buyurmadı mı? Bu da, her hangi bir insanın doğumuna anlam yüklemenin ve onu kutlamanın meşruiyeti ve dayanaklarından birisidir.

Bir gün Allah Resulüne pazartesi orucu hakkında sorulduğunda “Pazartesi günü, doğduğum ve ilk ayetlerin bana vahyedildiği gündür” cevabını vermiş. (Beyhaki, Sünenü’l-Kübra, Hadis no: 8434) Hz. Peygamber’in (s.a.s.), kendi doğum gününü unutmaması anlamlıdır. Aslında esas olan ümmetinin O’nu unutmamasıdır.

Soyu Hz. İbrahim’e (a.s.) dayanan ve nesebinden kimsenin şirke bulaşmamış olduğu asil ve bir o kadar da mütevazi bir Resul. Babası Abdullah, doğumundan birkaç hafta evvel vefat etmiş. Dedesi Abdulmuttalip, dönemin Mekke yöneticilerinden birisi. Dolayısıyla torunu da makam ve rütbe sahibi olabilirdi.

Ancak Hamidullah’ın benzetmesiyle, Hz. Muhammed (s.a.s.), bir kralın hükümdarlık için gereken tüm özelliklerini şahsında ihtiva eden, küçük evladı gibiydi. Ama o, krallığı ya da hükümdarlığı değil, kulluğu ve risalet vazifesini tercih etti.  

Şu hadise sarsıcıdır: Mekke’nin fetih günüydü. Bir adam Resulullah’ın yanına yaklaştı. Korkudan, heyecandan titriyordu. Allah’ın Resulü de gördü adamın bu halini ve dönüp seslendi: “Titremene lüzum yok, ben kral değilim.” Ve ardından dedi ki;

“Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben.”

Eğer bu kandilde, aklımızda kalacak bir söz varsa, sanırım bundan iyisi olmaz. Beynimde yankılanan bu söz, benim için milad ve mikattır.

O’nun hangi zorluklarla mücadele ettiğinin anlatmak, değil bu sütunların, sayfalarca kitapların da haddi değildir. Onun için bu satırlarım arasında böyle bir cüreti göstermeyeceğim. Ama şunu not düşmemin görev olduğunun bilincindeyim.

Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) doğduğu sene, Fil Suresinde bahsedilen ve Yemen’nin Habeşî Valisi Ebrehe’nin Kabe’yi yıkma girişiminde bulunduğu (Fil) yılıdır. Bu istila hareketine karşı Kabe’yi savunan isim Abdulmuttalip’tir. Bu tarihi hakikat ışığında;

Son söz: Bedenimizin Kabe’sine, yani kalbimize/gönlümüze savaş açmış (ve büyük çoğunluğumuzun benliğini, ahlakını tarumar etmiş olan) para, makam, şöhret v,ırk ve kadın tutkumuzu yenecek Abdulmuttalip direnci ve tevekkülü ortaya koyarsak, Allah’ın yardımı tecelli edecek ve alem-i İslam’da Muhammedî güneşler açacaktır.

Mevlid-i Nebi kutlu olsun, selam ve dua ile…