ŞEMSETTİN GÜNAY
ÖNDER DOĞU AKDENİZ KOORDİNASYON TOPLANTISI HATAY DA GERÇEKLEŞTİ
4 Ocak Pazar günü Önder İmam hatip mezunlar ve mensupları Derneğinin, Hatay İmam hatip mezunları Derneği ( Hatim-Der) koordinatörlüğünde bölgesel toplantısı Antakya’da yapıldı.
Adım-Der adına toplantıya ben iştirak etmiştim.
Yaklaşık 30 temsilcinin katıldığı toplantı Hatim-Der tarafından gayet güzel organize edilmişti. Misafirler bir gece öncesinden Öğretmenevinde misafir edilmiş, tanışma toplantısı yapılmıştı.
Pazar günü verilen sabah kahvaltısı sonrasında toplantı başlamadan herkese birer dosya dağıtılarak hem daha önce yapılan toplantılardan, hem de alınan kararlardan temsilciler haberdar edildi. Ayrıca dosyalarda o günün gündem maddeleri yer alıyordu.
Kur’an tilavetiyle açılan toplantı yeni gelenler için tanışma faslıyla başladı. Herkes kendini tanıtırken temsilciler arasında çok miktarda öğretmen, idareci ve din görevlisi olduğu gözden kaçmadı.
Serbest meslek sahibi olarak ben ve benimle birlikte birkaç kişi vardı. Bu da toplantıya memur zihniyetinin damga vurmasına neden oldu.
Hatim-Der başkanı Mehmet Yolcu ve Önder Doğu Akdeniz Bölge Sorumlusu Hüseyin Dağdelen’in açılış konuşmaları ardından Önder Genel Koordinatörü Murat Şahin sözü aldı.
Şahin; çalıştayda çıkan eylem planını İletişim, Yasal Statü, Proje ve İşbirliği, Teşkilatlanma ve Okullarda çalışmalar konu başlıklarıyla dinleyicilere sundu.
Daha sonra kendisi de bir Hatay İmam hatip mezunu olan Antakya Belediye başkan yardımcısı H. İbrahim Yelkaya bir konuşma yaptı.
Yelkaya, konuşmasında Antakya’daki faaliyetler konusunda hem Sayın Belediye başkanı, hem Sayın Vali, hem de yine bir Hatay imam hatip mezunu olan Adalet bakanı Sayın Sadullah Ergin’in büyük yardım ve destekleri olduğunu, bu nedenle 28 Şubat sürecinde kapanma aşamasına gelen İmam Hatip’in şimdi 6 tane ortaokul açtığını, ayrıca içerisinde kültür merkezi, spor kompleksi, yeşil alan ve derslikleriyle 70 dönümlük bir arazinin İmam Hatip için tahsis edildiğini, tesisin yapımı için finansmanın da hazırlandığını ve temel atma aşamasına gelindiğini anlattı.
Sonra gündemin diğer maddesi gelen katılımcıların bölgesel ve yerel sıkıntıları, talepleri mevzusuna geçildi.
Katılımcılar yerel sorunlarını anlatırken o kadar ince ayrıntılara daldılar ki ilgili olmayanlar için bir hayli sıkıcı konum oluştu. İdareci oldukları okullardaki yönetim sorunları, öncü olmaya çalıştıkları okul yapımlarının mevzuat sorunları, bulunduğu ilçenin müftüsüyle yaşanan bina tahsis sorunları konuşulan konulardan en fazla zaman alanlardı.
Bir kısım okul idarecilerinin serbest kıyafet uygulamalarından şikayet etmeleri, öğrencilerinin artık kot pantolonla okula gelmelerinin kendileri için ne kadar sıkıntı oluşturduğunu söylemeleri benim için bardağı taşıran son damlalar olmuştu.
Söz bana geldiğinde kendimi bir sivil toplum kuruluşunun toplantısında değilde, bir devlet alt biriminin resmi toplantısında hissettiğimi söyleme gereği duydum. Anlatılan sıkıntıları ise haksız yere zindana atılmış bir insanın gelen yemeğin tuzunun fazlalığından, yerlerin temiz olmadığından ve gardiyanın kötü davrandığından şikayetine benzettim.
Asıl sorunun yapısal olmasına rağmen hiç kimsenin Diyanetin özerk olması gerektiğinden, camilerin özgürleştirilmesinden, İmam hatip müfredatlarının jakoben usulde belirlenmesinden ziyade, veli öğretmen ve yerel kamuoyu önderleri tarafından tespit edilmesi gerektiğinden, İmam Hatip öğretmen ve idarecilerinin ise yine aynı şekilde milli eğitimin eline bırakılmadan seçilmesi gerektiğinden bahsedilmemesinin şaşkınlığı içerisinde olduğumdan bahsettim.
Ayrıca öğrencilerin kendilerini birey hissetmelerinin en önemli göstergelerinden biri olan serbest kıyafetin bazı arkadaşlar tarafından eleştirilmesini militarist zihniyetin yıllar içerisinde içselleştirilmesinin acı bir örneği olduğunu kaydettim. Aslolan şeyin çocukların kılık kıyafetleri ve saç şekillerinden ziyade yürek ve beyinleri olduğunu anlattım.
Öğleden sonraki oturum geleceğe ait plan ve projelerin tartışılmasına ayrılarak toplantı sonlandı.
06.02.2013