İlahiyatçı Ekrem Ulu Yazdı Selam olsun!
Selam olsun!
Okula başladığımızda ve öğrenciliğimizin her döneminde bizde bir heyecan uyandıran okulun birinci dönemi bu yılda geçti. Öğrenciliğimizde ve öğretmenliğimizde bilmem kaçıncı defadır, birinci dönemi bitirip ikinci döneme başlıyoruz…
Hızla akıp gitmekte olan hayat yolculuğumuzda gerçekten bir muhasebe yapabiliyor muyuz?
2012-2013 eğitim öğretim yılının birinci dönemini geride bıraktık on beş günlük tatilden sonra yine rutin okul hayatı başlayacak öğrenci ve öğretmenler için; veli ve çevre için ayrı ayrı bir telaş ve koşuşturma olacak.
Gerçekten bir muhasebe yapabildik mi?
Bir dönem boyunca öğrencilerimize ne verebildik?
Kaç öğrencimizi bir bütün olarak tanıyabildik?
Maddi ve manevi sorunlu kaç öğrencinin derdine derman olabilmek için çaba sarf ettik?
İmkânsızlıklar içinde kıvranan zorunlu (sorunlu) eğitim sistemi içerisindeki veli ve öğrenciye ne kadar çare olabildik?
İmkân sahibi insanlarımızın imkânlarını yerli yerine ulaşması için ne kadar çaba gösterdik emek harcadık…
Sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi söylenmekten öte ne kadar söyleyebildik ilgili ve yetkililere…
Öğrenciler kendi muhasebesini, veliler anne-babalar kendi muhasebesini, hükümet ve devlet kendi muhasebesini yapacak mı?
Daha birçok soru.
Bu sorulara bir Eğitimci (öğretmen-idareci) olarak gönül rahatlığı içerisinde cevap verebiliyorsak kısmen sorumluğumuzu yapmışız demektir.
Dönem sonunda verdiğimiz karneler acaba sadece çocukların durumlarını mı ortaya koyuyor?
Bence değil. Bu karneler öğrencinin durumuyla birlikte öğretmenin, ailenin, çevrenin, hükümetin ve devletinde karnesidir.
Kaldı ki biz sadece çocuklarımızın akademik başarılarını mı göz önüne alacağız?
Bu öğrencilerimizin – çocuklarımızın ahlaki ve sosyal yönlerini değerler dünyasını nasıl göz ardı edebiliriz.
Bir dönemin ardından kendi muhasebesini yapan, kendisine teslim edilen öğrencileri kendi öz evladından ayırt etmeyen, hatta emanet olması hasebiyle daha bir itina ile bunlara karşı sorumluğunu yerine getirme gayretinde ve HAKK ın muhasebesini yapan eğitimcilere ne mutlu!
Memleketin en ücra köşelerinde dünyanın her yerinde talebesinin dünya ve ahret saadeti için emek veren çaba gösteren fedakâr cefakâr, gönül erlerini,mücahit ve müctehidleri, elleri öpülesi âlimlerimizi, ilim ve irfan timsali öğretmenlerimizi yürekten kutluyoruz.
“ Âlimler(öğretmenler) peygamberlerin varisleridirler” ve “Ben muallim olarak gönderildim.” Diyen Peygamberimizin bu kutlu müjdesine tabi olan onu kendisine rehber edinen öğretmenlere selam olsun.
Ekrem ULU
29.01.2013
Adana