DEVLETİN İKİ YÜZÜ; HAKKARİ DEKİ KOMUTAN, BARTIN DAKİ VALİ
İnsan bir taraftan Hakkari’de komutanın yaşlı bir kanaat önderini kendi diliyle “nasılsın” diyerek selamlamasını ve ayakkabılarını çıkarıp elini öpmesini görünce umutlanıyor.
İşte, diyor özlenen manzara. Devletin halkla buluşmasının ve aradaki sınırları kaldırmasının harika bir örneği. Normalleşme sürecinin en somut göstergesi.
Daha önceleri halka tepeden bakan ve kendi lojmanı dışındaki bir hayatın varlığından bile habersiz olan devlet yapılanmasının büyük değişimi.
Haber televizyon ekranlarına yansıyınca duygulandım. Bu örnek davranışın bireysel bir hareket mi, yoksa yeni devlet yapısının bir gereği mi olduğuna karar veremedim.
Gelecek için halkla devletin muazzam bir uyumu olması adına sevindim.
Diğer taraftan Bartın valisinin davranışları ve konuşmaları düştü ekranlara. Klasik devlet mantığının halen geçerli olduğunu görünce üzüntüye kapıldım. Devlet reflekslerinin kolay terkedilmeyeceğini, efendi devlet yapısının zihinlerde yıkılmasının zorluğunu gördüm.
Ne olmuştu Bartın’da?
Vali makamından ayrılıp ilin siyasi partilerini ziyaret etme kararı almış ve onun için siyasi partileri teker, teker ziyaret etmeye başlamış.
Buraya kadar her şey normal ve alkışlanacak bir durum. Zira siyasi partiler halkla devlet arasındaki en önemli köprü görevini gördüğü gibi demokrasilerin de vazgeçilmez bir unsuru.
Ancak Saadet Partisi İl teşkilatına gelince Sayın Vali birdenbire bozularak içeride herkese fırçayı kaydığı yetmiyormuş gibi birde emir cümleleriyle ders vermeye başlamış.
Sebep kendisini dışarıda İl Başkanı değil de yardımcısının karşılaması ve içeride masa başında da teşkilat üyelerini Sayın Vali’ye yine yardımcının tanıtmaya başlaması.
Sayın Vali öfkelenmiş...
“Beni yardımıcının karşıladığını bilseydim çeker geri giderdim” demiş. “Protokolu öğrenin, ben Cumhurbaşkanının, Başbakan’ın, devletin temsilcisiyim” diyerek masaya vurmuş. Velhasılı, esmiş gürlemiş.
Bartın Saadet Partisi İl teşkilatında Vali’yi niçin başkan yardımcısının karşıladığını bilmiyorum.
Belki protokolu bilmediklerinden;
Belki başkan yardımcısının konuşma kabiliyeti ve devlet tecrübesinin daha fazla olduğundan;
Belki de Saadet Partisi’nin Vali’ye bir tavır koyma ihtiyacı hissettiklerinden...
Ancak İl Başkanı’nın özür dilemesi bir tavır koyma ihtiyacından olmayıp başka sebeplerden olduğunu gösteriyor.
Fakat neden her ne olursa olsun Vali’nin ziyaret ettiği yer bir Sivil Toplum örgütü olup bir devlet kurumu değil.
Dolayısıyla oradaki insanlar Valinin memurları olmayıp, sıradan halktan insanlar. Hiçbirisinin de Vali’ye protokol kuralları içerisinde davranma zorunluluğu yok.
Vali eğer halkı ziyaret etme ihtiyacı hissediyorsa onlarla birlikte sivil olma zorunluluğu var. Aksi takdirde haddini aşmış olur ki bunun cevabını halktan çok kötü bir şekilde alır.
Saadet Partisinde kendisini karşılamak üzere bulunanlara fırça atarak Bartın Valisi çok büyük ayıp işlemiştir. Bizde bir söz vardır. Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer diye.
Bartın Valisi eğer iyi bir örnek istiyorsa gelsin Hatay Valisi Celalettin Lekesiz’i izlesin ve nasıl halkla ilişkilerini geliştirdiğini, yönettiği halkıyla nasıl kaynaştığını müşahede etsin.
Eski devlet refleksleriyle yönetme zamanının çoktan bittiğini belki anlar da gider ayıp ettiği insanlardan bir özür diler.
Hakkari’deki komutandan da çok dersler alacağını görür. 13.02.2013