NESİLLERİMİZ TELEVİZYON DİZİLERİYLE İFSAD EDİLİYOR
NESİLLERİMİZ TELEVİZYON DİZİLERİYLE İFSAD EDİLİYOR
Dindar Nesiller Ancak Kur’an Ahlakıyla Yetiştirilir.
Dindar Nesiler Ancak ve Ancak Kuranı Kerimi ve Hz. Muhammed (sav) Rehber Edinen
Eğitim sisteminde yetişir.
Şuurlu Öğretmenler Derneği, ÖĞ-DER’imizin muhterem şube başkanları ve basınımızın güzide temsilcileri. Her ay olağan olarak düzenlediğimiz ÖĞ-DER şube başkanları toplantısına hepiniz hoş geldiniz. ÖĞ-DER olarak bugün 11 bölgede toplandık
Bu toplantımızın ülkemize ve eğitim öğretim camiasına hayırlar getirmesini cenabı Allah’tan diliyorum.
Muhterem hazirun,
Bugün Türkiye’de genç nesiller çepe çevre batıcı eğitim ve öğretim anlayışıyla nasıl ahlak ve maneviyattan yoksun olarak yetiştiriliyorsa, aynı şekilde televizyon kanallarında yayınlanan ve sayıları 100’ü bulan dizilerle de nesillerimiz ifsad ediliyor, kimliğinden ve kültüründen uzaklaştırılıyor.
Ne yazık ki Türkiye, dünya ülkeleri arasında kişi başına günde ortalama 4 saat televizyon izleyen bir ülke olarak birinci sıraya oturmuştur. Bunda özellikle son yıllarda TV kanallarında bir furya hâlini alan dizilerin katkısı büyük. Ülkemizde bir yayın döneminde, haftada 80 e yakın yerli dizi çekimi yapılıp yaklaşık 15 ulusal kanalda yayınlanıyor. Eski dizilerin sabahın erken saatlerinde ve gecenin yarısında tekrar yayınlanmasıyla haftalık yerli dizi yayını 100’ü buluyor. Bu dizilerin içeriğine baktığımızda hemen hepsinin ortak konular etrafında kurgulandığı görülür.Seksen dizinin altmışında gayri meşru ilişkiler ve bu ilişkiler etrafında gelişen olaylar konu ediliyor.Bazı dizilerde ise aile içi çarpık (ensest) ilişkiler ana konuyu oluştururken, bu çarpık ilişkiler öylesine bir doğallıkla verildi ki izleyicinin etkilenmemesi mümkün değil. Zinanın doğallık kazandığı bu altmış dizinin ellisinde de zina sonucu doğan gayrı meşru çocuklar konu ediliyor. Çekilen 80 dizinin hemen hepsinde benzer şekilde konuların olmasını tesadüfe bağlamak saflıktan da öte, aptallık olur. Toplumumuzun dini ve ahlaki karakterine taban tabana zıt konuların ele alınmasını sağlayan, ulusal ve uluslararası güçlerin varlığını kabul etmek durumundayız.
Yapılan bir ankette ilköğretim çağındaki çocukların yüzde 70.1’i, liseli gençlerin ise yüzde 85’i televizyon kanallarında yayınlanan bu dizileri izliyor. Bu oran geleceğimizi bekleyen tehlikenin ne denli büyük olduğunu gösteriyor. Seksenli ve hatta doksanlı yıllarda, sınıfta bir kızla bir erkek aynı sırada, yan yana oturmaktan utanırken, bugün bırakın yan yana oturmayı, gençlerimize kucak kucağa oturmayı doğal sayan bir anlayış enjekte ediliyor.
Emperyalist batı ve onun yerli işbirlikçileri Türk halkını bu şekilde yozlaştırarak, vatanını, milletini, inancını ve kimliğini hiçe sayan eyyamcı bir nesil yetiştirmeye çalışıyor.
Şuurlu Öğretmenler derneği olarak bu plana her zaman karşı çıkıyor ve soruyoruz; RTÜK nerede, ne iş yapar? RTÜK sadece akıllı işaretleri uygulamaya sokmaktan öte bu konuda ciddi bir önlem almıyor. Bu kurum dizi ve programlarla ilgili şikayetlerin çoğunu göz ardı etmektedir. Örneğin, bir programda ünlü bir Sabataist’in eşcinsel ilişkilerini ballandıra ballandıra anlatmasıyla ilgili şikâyetlere RTÜK Başkanı Sayın Davut Dursun, “Demokratik hakkı gereği ifade özgürlüğünü kullanmıştır.” Şeklinde cevap vermiştir. ÖĞ-DER olarak bu kayıtsızlığa dikkat çekiyoruz.
Ne yazık ki dün olduğu gibi, bugün de Milli Eğitimimiz ifsad merkezlerinden biri durumundadır. Milli Eğitim Sistemimiz batı tandanslı Natüralizm(Tabiatı yaratıcı kabul eden felsefi akım),Pozitivizm(Bilimi yaratıcı kabul eden felsefi akım),Pragmatizm(faydayı ve çıkarı gözeten felsefi akım)gibi felsefik akımların etkisinde geliştirilmiş bir sistemdir. Geleceğimiz, yavrularımız bu anlayışla eğitiliyor.
Özellikle Amerikalı felsefeci John Dewey’in etkisinde kalınarak programlar geliştirilmiş ve müfredatlar buna göre belirlenmiştir. Bu program ve müfredatların yegâna amacı, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, Milletimizi İslam’dan uzaklaştırarak materyalist bir anlayışla yapılanmasını sağlamaktır. Ne yazık ki bu konuda başarı sağlandı. Eğitim sistemimiz talim, terbiye ve ıslah sistemi olarak değil, tam tersine ifsat, dönüştürme ve yozlaştırma sistemi olarak işlev görüyor.
Milletimizin istediği “Dindar nesiller” ne yazık ki Natüralizm, Pozitivizm ve Pragmatizmden beslenen bir eğitim sistemiyle yetiştirilemezler. Eğer Dindar Nesiller yetiştirmek istiyorsak, milli eğitim sistemi sil baştan değiştirilmeli ve adı gibi milli olmalıdır. Yani nebevi bir eğitim anlayışı uygulamaya konulmalı ve gençlerimizi yetiştiren öğretmenlerimizde bu donanımla çocukların karşısına çıkmalıdır. Okullarda çocuklarımıza Allah ve peygamber sevgisi verilmelidir.
Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak diyoruz ki, milli eğitim müfredatı ne zaman Kur’an ve sünnet anlayışına uygun bir hale getirilirse, bu millet top yekûn huzura ve sükûnete kavuşacaktır. Ahlaksızlığın, esrar-eroin kullanımının ve öğretmenlere yönelik şiddetin giderek arttığı bir dönemde toplumdaki bu kötülüklerin kaldırılmasında tek çözüm, “Önce Ahlak ve Maneviyat” anlayışının eğitim öğretime kazandırılmasıdır.
Besmelesiz eğitimden hayır gelmez çünkü peygamberimiz sav bir hadisi şerifinde, Bismillâh ile başlanmayan her önemli iş güdüktür (hayrı kesiktir).” Buyurmuştur. (el-Gazzâlî, İhyâu ulûmi’d-dîn 1/206) İşte eğitim dünyamızda olsun, memleketimizin her alanında olsun işlerin ardının gelmemesi ve bereketsiz olmasının sebebi budur. Tüm milli eğitim camiasına çağrımız budur; milli eğitim müfredatı bu milletin milli ve manevi değerlerine göre yeniden yapılandırılmalıdır.
Basın toplantımıza katılımlarından dolayı sayın basın mensuplarını selamlıyor,
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Ekrem ULU
ÖĞ-DER Adana Şube Başk.