ÖĞ-DER Şube başkanları Ankara genel merkezde yapıldı. Şube başkanları toplantısından sonra şube başkanımız Ekrem ULU nun basın açıklamasıdır. Bilgilerinize istirham ederiz
BASIN AÇIKLAMASI
ÖĞ-DER Şube başkanları Ankara genel merkezde yapıldı. Şube başkanları toplantısından sonra şube bakanımız Ekrem ULU nun basın açıklamasıdır. Bilgilerinize istirham ederiz.
Muhterem ÖĞ-DER Üyeleri ve kıymetli meslektaşlarım.
Basınımızın değerli mensupları
ÖĞ-DER olarak her ay yapılmakta olan şube başkanları toplantısını bu ay Ramazan ayı içinde yapıldı. Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan bir ayın içindeyiz. İnsanlık tarihinde bütün önemli olaylar Ramazan ayı içinde gerçekleşmiştir. Kur’an bu ayda indirilmeye başlanmıştır.
Günümüz insanlığı derin bir bunalım içersindedir. Bu bunalımın temelinde İslamsız olarak inşa edilmiş bugünkü dünya düzeni bulunmaktadır. Bu bunalımdan kurtuluşun tek yolu ise yeniden İslam’a dönmektir. “Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya”için bu şarttır.
Yaşadığımız dünyada geçmişte olduğu gibi bugün de bir hak batıl mücadelesi içindeyiz. Dünya olaylarını bu mana ile değerlendirmek zorundayız. Başka değerlendirmelerle gerçeği bulmamız ve doğru ve hak olan yerde yerimizi almamız zor olacaktır.Irkçı emperyalizm tarafından İslam coğrafyası kan gölü haline getirilmiştir. Afganistan, Pakistan, Keşmir, Doğu Türkistan, Arakan, Patani, Irak, Suriye, Tunus, Libya, Afrika kıtasının tamamında ve şuanda Mısır’da Müslüman kanı akıtılmaktadır.
Küresel emperyalizm
Günümüz dünyasında şeklen üstün gibi gözüken taraf batılı temsil eden Irkçı Emperyalizm, Haçlı Hıristiyan batı âlemi ve onların dünyadaki işbirlikçileridir. Bunlar emellerine ulaşabilmek için İslam âlemi başta olmak üzere bütün insanlığı ifsat etmeyi, nesillerini bozuk nesiller olarak yetiştirmeyi gaye edinmişlerdir. İfsat için kullandıkları alanlardan biriside talim ve terbiye alanıdır. Türkiye’de uygulanan eğitim modeli bize ve bizim milli ve manevi değerlerimize ait bir model değildir. Bu model bizi bölmek ve yok etmek isteyenlerin bize dayattıkları bir modeldir.
Bu eğitim modeli maneviyatçı değil materyalist ve batıcıdır.
Okul kitaplarımız Yahudilik, Hıristiyanlık ve Ateizm esas alınarak yazılmaktadır. Kitaplarımız hazırlanırken İslam’ın Temel kaynakları yok sayılmaktadır.Gençlerimiz İslam’dan habersiz bir şekilde eğitimlerini tamamlamak zorunda bırakılmaktadırlar.Bu eğitim anlayışı, insanın yaratıldığı temiz fıtrata karşıdır ve ifsat merkezlidir.
Bunun için
1- Aile Kurumu ifsat edilmiştir. Böylelikle anne ve babalar çocuğun eğitiminde etkisiz hale getirilmiştir.
2- Çevre İslam’dan uzaklaştırılmıştır. Bundan dolayı ıslah edici özelliğini kaybetmiş, ifsat unsuru haline dönüşmüştür. Televizyonlar ve sokaklar adeta maneviyat hırsızları gibi olmuş ve manevi soygunda birbirleriyle yarış halindedirler.
3- Okullar yanlış eğitim müfredatları ve kitapları yüzünden birer ifsat yuvaları haline dönüşmüştür.
4- Ülkemizde yürütülmekte olan eğitim anlayışıyla gayesini gözeten Türkiye’yi köklerine bağlı lider ülke haline getirecek kaliteli şuurlu Müslüman nesiller yetiştirmek mümkün değildir.
Millet olarak bu gerçeği görmek zorundayız. Materyalist eğitimden maneviyatçı eğitime geçmeliyiz.
Maneviyatçı eğitim:Peygamberlerin ve onlarla birlikte hareket eden mümin ve muvahhit terbiyecilerin esas aldığı eğitim metodudur. Maneviyatçı eğitimin hedefi insanı yaratıldığı gaye istikametinde eğitmek ve kendisi ve içinde yaşadığı toplum için faydalı bir kimse olarak yetişmesini sağlamaktır.
Materyalist eğitim:Nemrutların, Firavunların, Ebu Cehillerin ve onların çizgisini benimseyen inkârcı ve müşrik terbiyecilerin esas aldığı eğitim metodudur. Materyalist eğitimin hedefi insanı yaratıldığı gayeden uzaklaştırarak inkârcı, müşrik, münafık ve dünyacı kimseler olarak eğitmek ve dünya egemenlerinin hizmetkârlığını severek yapacak köleler yetiştirmektir.
Biz bunlardan hangisini tercih etmeliyiz?
Elbette ki maneviyatçı eğitimi tercih etmeliyiz.
TEK ÇARE MİLLİ GÖRÜŞE DÖNMEKTİR
Milli Görüş bu milletin inancı ve tarihi geçmişidir. Bu inanç ve tarihi geçmiş İslam’dır.
İslam ile batı birbirinin zıddıdır. Bu ikisinin birbiriyle uzlaşması, anlaşması imkânsızdır. Bir Müslüman Allah birdir, ondan başka ilah yoktur derken Batılılar ya üçtür diyorlar, ya da yoktur diyorlar. Onların ahlak dediğine biz sapıklık, bizim ahlak dediğimize onlar yobazlık ve gericilik diyorlar. Onların medeniyet dediğine biz cehalet, karanlık ve zulüm, bizim medeniyet dediğimize onlar hurafe ve uydurma şeyler diyorlar.
Milli Görüş her alanda olduğu gibi eğitim alanında da “Önce Ahlak ve Maneviyatı” esas almaktadır. Ahirete ve hesap gününe inanan kendisini haram olan bir iş teklif edildiğinde ben Allah’tan korkarım deyip helallere sığınan bir nesil yetiştirmeyi önemli bir görev olarak görür. Eğitimde bu anlayışa dönmeden iki yakamız bir raya gelmez.
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor: "Çocuklarınız düzgün konuşmaya başlayınca onlara (Lâ ilâhe illallah) Tevhid Kelimesini öğretin" (Beyhaki)
Bu sorumluluğun gereği olarak Müslümanlar Kuran merkezli bir eğitim anlayışını geliştirmek ve uygulamak durumundadırlar.Peygamberimiz buyuruyor: “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve O’nu başkalarına öğreteninizdir.”(Buhari)
Biz mücerret bir okumadan yana da olamayız. Kuran, okumayı Allah adına yapılması gereken bir faaliyet olarak tanzim etmiştir.Rabbimiz emrediyor:“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti. Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli gördüğü için azar. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.” (Alak:1-8)
Bu esaslar,Kur’an ve sünnetten bağımsız olarak yürütülen mücerret eğitimin toplumu azgınlığa düşüreceğinin delidir. Ülkemizde yürütülmekte olan LAİLAHE İLLA MATERYALİZM eğitim modeli güvenliğimizi tehdit eden unsurların başında gelmektedir. Biz nesillerimizi şu üç esasa uygun olarak yetiştirmedikçe tehlikelerden kendimizi kurtaramayız. Peygamberimiz (s.a.v)buyuruyor: “Şu üç özellik üzerine çocuklarınızı yetiştirin: Peygamber sevgisi, O’nun ehli beytinin sevgisi ve Kur’an eğitimi. Çünkü Kur’an’ı ve ahkâmını öğrenip onu hayatında tatbik edenler, hiçbir hâkimiyetin bulunmadığı mahşer gününde peygamberler ve seçkin kişilerle birlikte Allah’ın hâkimiyeti altında güven ve emniyette olurlar.” (Feyzül Kadir: I/225)
Eğitimde Keskin ve Radikal çözümler istiyoruz
-
Ülkemizde yürütülen batıcı eğitimi milli değil, gayr-i millidir. Bu eğitim anlayışından hayır gelmemiştir, gelmeyecektir. Eğitim milletimizin temel görüşü olan MİLLİ GÖRÜŞ esaslarına göre yeniden inşa edilmelidir.
-
Okul kitapları batıl ve batı kaynaklı hurafelerden temizlenmelidir.
-
Karma eğitim kaldırılmalı ve kız ve erkek öğrencilerin okulları ayrılmalıdır.
-
Eğitimin üç amacı vardır. Birincisi: Genç nesillere İslam itikadını doğru bir şekilde öğretmek, İkincisi: Aksiyon ve eylem planında Salih amel esaslarını öğretmek, yüksek ahlak ve karakter kazandırmak, Üçüncüsü: Güzellik, estetik boyutu kazandırmaktır. Eğitim sistemi bu görevi yapacak hale getirilmelidir.
-
Okullarımızda mutlaka ibadet yerleri açılmalıdır. Uygulamalı eğitime imkân tanınmalıdır.
-
Eğitim sistemimiz ABD ve AB vesayetinden kurtarılmalı, batı kökten reddedilmelidir. Talim Terbiye Kurulu ve diğer bakanlık birimlerde AB uzmanlarının öncülüğünde yapılan çalışmalar derhal durdurulmalıdır.
-
Kamuda çalışan bayan öğretmenler başta olmak üzer başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır.
-
Mütedeyyin, namazını kılan öğretmen ve öğrencilerin Cuma namazına gitmeleri hala problemdir. Bu konuya köklü bir çözüm bekliyoruz.
Ekrem ULU
ÖĞ-DER
Adana şb.bşk.
29.07.2013