Bu çağrıyı, İmam-Hatip Okulu mezunu olan ve çocuklarının dördünü de İmam-Hatip tezgâhından geçiren, inşallah torunlarını da bu okullara vermeye niyetli bir kardeşiniz olarak yapıyorum!
Bu çağrıyı, İmam-Hatip Okulu mezunu olan ve çocuklarının dördünü de İmam-Hatip tezgâhından geçiren, inşallah torunlarını da bu okullara vermeye niyetli bir kardeşiniz olarak yapıyorum! Evet, İmam-Hatipli olmaktan onur duyuyoruz. Bu okullarda, hayatımıza yön veren birterbiye aldığımız için de İmam-Hatipleri kuran, açan, ihya ve inşa edip yaşatan herkese minnet, şükran ve dua borçluyuz.
İmam-Hatip okullarının o güzel manevi iklimini 1960-1970’lerde Adana İHL’de yedi yıl doya doya solumuş ve 1980’lerde de Üsküdar İHL’de öğretmen olarak yedi yıl boyunca o güzel iklime kendi çapında katkı sağlamış bir “imam-hatipli” olarak yani “içeriden biri” olarak söylemeliyim ki; bütün eksiklerine ve gediklerine rağmen “imam-hatip okulu tecrübesi” çok önemli bir tecrübedir ve bu okullarda kazanılan “İmam-hatiplilik bilinci” de oldukça anlamlı ve belirleyici bir manevi dinamiktir. Bugün siyaset, bürokrasi, ilim, kültür ve sanat dünyası, ticaret vb. alanlarda icra-i faaliyet eden imam-hatiplilerin, çoğunlukla bu okullarda aldıkları terbiye istikametinde hareket ettikleri bilinir ve görülür.
Merhum Mahmud Celaleddin Ökten hocanın kuruluşuna öncülük ettiği, merhum BaşbakanAdnan Menderes’in merhum Milli Eğitim Bakanı Ahmet Tevfik İleri’nin de kurumsallaşmasını sağladığı İmam Hatip okulları, bu misyonu sebebiyledir ki, daha sonraki yıllarda zaman zaman karşılaştıkları bütün engellemelere, kuşatılmalara ve kapatılmalara rağmen, halkımızın büyük ilgi ve desteği ile bugünlere gelmiştir. Necmeddin Erbakan gibi siyasetçiler, İmam-Hatip okullarının önündeki engelleri ortadan kaldırdıkları ve nice hayırseverler de bu okulları güçlendirdikleri içinhayır dualarla yâd edilmelidirler.
Her askeri darbe döneminde yara alan İmam-Hatipler, özellikle 28 Şubat sürecinde orta kısımlarının kapatılması ve lise mezunlarının da üniversitelere giriş yolunun tıkanması ile büyük kan kaybetmiş ve neredeyse kapanma noktasına gelmişti ki, kendi içlerinden çıkardıkları bir Başbakan’ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın gayreti ile bugün çok daha farklı ve önceki dönemlerden çok daha geniş imkân ve fırsatlara kavuşmuş bulunuyor. Uzun bir aranın ardından iki yıl önce orta kısımları yeniden açılan ve toplam mevcudu neredeyse 1 milyona yaklaşan İmam-Hatip okulları, önümüzdeki günlerde yapılacak yeni kayıtlarla, inşallah bu sayıyı da aşacak gibi görünüyor ve gayretlerimizle aşmalıdır da.
Bugün, bu hatırlatmayı yapmamın sebebi ise, okul tercihlerinin şu günlerde yapılıyor olmasıdır.
Evet, şimdi İmam-Hatipleri tercih etme zamanıdır! Öyleyse, “Haydi İmam-Hatiplere!”diyoruz.
Ancak, bir başka gerçek de şu ki; İmam-Hatiplerin mevcudunu artırmakla ve binalarını çoğaltmakla iş bitmiyor. Bugün mevcudu arttıkça “imam-hatiplilik bilinçleri” aşınan, “namaz duyarlıkları” da bir hayli zayıflayan bir İmam-Hatip nesli ile karşı karşıyayız. Burada “imam-hatiplilik bilinci” ile; imam ve hatip olmayı bir meslek ve geçim kaynağı olarak görmenin çok ötesinde, topluma bütün hayırlı faaliyetlerde öncülük etmeyi (imamlık)ve insanımıza hakkı ve hakikati en etkili ve estetik biçimde sunmayı (hitabet) kastettiğimizin altını çizelim. İşte bu yüzdendir ki biz, Namaz Gönüllüleri Platformu ve Ensar Vakfı işbirliği ile tüm İmam-Hatiplerde“imam-hatiplilik bilincini” ve “namaz duyarlığını” pekiştirecek bir dizi seminer ve sohbet programını uygulamaya koymuş bulunuyoruz. İstanbul’daki İmam-Hatip okullarında pilot uygulamasını yaptığımız ve güzel sonuçlar aldığımız bu çalışmayı, inşallah önümüzdeki yıl bütün İmam-Hatiplerde uygulamayı arzuluyor ve planlıyoruz. Bu okullara sahip çıkan tüm kardeşlerimizin de bu konuda ellerinden geleni yapmaları gerektiğini hatırlatıyoruz.
|