NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Hatay Günleri’nin rakibi; Hatay
Geçen yazımızda Hatay'ın Tanıtım Günleri’nden söz etmiş ve gösterilen/görülen yoğun ilginin üzerinde durmuştuk. Hatta 7 ilin birleşerek gerçekleştirdikleri Ege Günleri’nin, ilimize gösterilen ilgiye oranla kıyaslanamayacak kadar sönük kaldığını yazmıştık. Ancak Bütün bunlara rağmen Hatay Günleri’nin daha da güzel olabilme imkanı ve fırsatının olabileceğini de söylemeliyiz. Sözün özü, aslında Hatay'ın rakibi yine Hatay'dır.
Bir kere Başkent’e gelen ürün sahibi bütün hemşerilerimizin öncelikli gayesi tanıtım olmalıdır; kâra yönelik olarak fırsatları değerlendirmek değil.
İkincisi, asla Hatay'a ait olmayan ürünlerin yer aldığı stantlara yer verilmemelidir.
Üçüncüsü, arz edilen ürünler, sanki Antakya'nın Uzunçarşı’sında, Harbiye'sinde vs. sunuluyormuş gibi titizlenerek sunulmalı ve ihtimam gösterilmelidir. “Burada ne verirsem vereyim ve nasıl sunarsam sunayım gider” hoyratlığında olunmaması için daha çok dikkat edilmesi gerekmektedir.
Dördüncüsü ve çok önemli bir konu daha, tanıtım için Başkent'e her gelişimizde ilk defa geliyormuşçasına, Hatay’ın tanıtım konusundaki bütün sorumluluğunu omuzlarımızda hissederek, bunun için de kendimizi yenileyerek, hazırlıklı olarak ve kalplerimiz heyecanla dolu bir şekilde buraya gelip tanıtımdaki yerimizi almalıyız.
Önemli bir hatırlatmayı da “Medeniyetler Korosu” için yapalım: “Gökkuşağı Korosu” veya sonraki ismiyle “Medeniyetler Korosu”nun, Hatay'ın tanıtımı açısından büyük bir proje ve güzel bir etkinlik olduğunu bilmeyen kalmamıştır. 2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Turizm Haftasını Hatay'dan başlatma kararı üzerine, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, turizm etkinlikleri çerçevesinde, Hatay insanına izafeten “Doğal yaşayışın sesi” olarak bu koroyu kurmuştur. İlk konserini de Bakanımızın huzurunda, Arkeoloji (Mozaik) Müzesi'nde icra etmiş olan koro, yurtiçinde ve yurtdışında sayısız konserlere imza atmıştır. Ancak o günden bugüne hayli zaman geçmiş olmasına rağmen o çapta bir yenisinin oluşturulamaması gerçekten manidardır. Bu muhteşem etkinlikte çakılı kalmak ve o çapta daha başka hiçbir şey üretmemek veya benzer bir şeyi üretememek bize hem yakışmıyor hem de düşündürüyor. Madem ki bu kadar güzel bir projenin altına imza atabilmişiz, o halde bir başkası ve yenisi neden olmuyor? Bu sorum, sadece yetkililere değil, mevcutla övünme durumunda olan herkesedir. 2007'den beri yeni bir etkinlik, yeni bir proje ve yeni bir vizyonla tanıtım günlerine çıkmamız uygun düşmez mi? Eskilerin; “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” sözünü hatırlatmaktadır. Maalesef yeni bir düşünce çıkmadığı gibi kuruculuğu da bir türlü paylaşılamayan Koro, mirasyedilerin hazin durumunu çağrıştırıyor. Tarihe mal olmuş bu etkinliğin üzerinden o kadar zaman geçti ki, yakın bir zamanda İstanbul'daki konserinde, kuruluşundan 2 yıl sonra ilimize tayin olmuş valimiz Sayın Celalettin Lekesiz’ in bu Koroyu kurduğunun sunulmasını bile düzeltebilecek bir yetkili de çıkmamış olması, dediklerimizi destekler mahiyette olan gelişmelerdir. Oysa Sayın Valimizin yurtiçinde ve yurtdışında İlin tanıtımı konusunda büyük gayretler gösterdiği ve Koro’ya da sahip çıkıp desteklediği şeklinde bir bilgi verilseydi daha isabetli olurdu kanaatindeyiz.
Gönül insanımız Mevlana'nın dediği gibi; “Dün, dünle beraber gitti cancağızım; bugün yeni şeyler söylemek lazım.”
Daha dikkatli ve kendimizi yenileyerek tanıtıma hazırlandığımız müddetçe Hatay'ın tanıtım konusunda bir numara olmaya devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki birikimlerimizin ve değerlerimizin kıymetini bilelim ve mirasyediler gibi var olan imkanlarımızı da har vurup harman savurmayalım.
03.12.2016