* İLETİŞİM NUMARALARI AYDIN KAYNARPINAR 05054830058ALİ BİLGİÇ 05055020621AHMET BAYAR 05357637429
* KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI ART NİYETLE KULLANDIKLARINI TESBİT ETTİK. BU NEDENLE NUMARALARI GİZLEDİK. ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ MEZUNLARIMIZIN TELEFON NUMARALARINI İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEKİ TELEFONLARI ARAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
  SEYFİ GÜNAÇTI 1971 MEZUNUMUZ EĞİTİMCİ YAZAR
Adana yollarında
  MUSTAFA VARLI 1963 MEZUNUMUZ E.HATAY İL MÜFTÜSÜ
HAYIRLI SABAHLAR
  AHMET BULUT 1970 MEZUNUMUZ EMEKLİ GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ
ŞEFKAT ABİDESİ ANALARIMIZ
  DR ALİ CAYMAZ 1990 Mezunumuz
İMAM-HATİP LER
  SELAMİ KAYTANCI 1971 Mezunumuz Eğitimci
Deve kuşu gibi olmak!..
  GAZİ MERT 1964 Mezunumuz Eğitimci Yazar
ANAMUR’DA BİR İLK: BILDIRCIN ÇİFTLİĞİM
  NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar
Diyanet İşleri Eski Başkanı’nın Mahcubiyeti!
  MUSTAFA AKDAĞ
İmam-Hatipler Yeniden Parlıyor
  İBRAHİM SAY 1999 Mezunumuz
EKMEK ARASI LAHMACUNDAN THE İMAM?A
  ADEM ARMAĞAN 1975 Mezunumuz Şair/Yazar
 
 
Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?
Çok iyi
İyi
Fena değil
Kötü

 
 

NİZAMETTİN DURAN 1975 Mezunumuz Eğitimci Yazar

Aklını Rehnetmeyen Aydın!

İnsanın aklını alan sulardan inadına içmeyen, azimle, kararlılıkla ve inançla, aklını rehnetmeyen insanlar da çıkmadı/çıkmıyor değil yaşanan toplumda. İşte Cemil Meriç de şahsiyetini ibraz eden bu güzide insanlardan biridir. Tanzimat’tan bu yana Türk aydının alın yazısı olarak gördüğü ‘aldanma’ ve ‘aldatma’nın dışına çıkarak bütün şahsiyetiyle özgün varlığını korumuş bir aydın sembolüdür o.

Bizim Cemil Meriç’e bakışımız da esasen değerler açısından olmalı ve aykırılığından söz edilecekse şayet, değerlere göre aykırılık durumunun tespiti yapılmalı ve onu her yönden ve her yönüyle anlamalı.

Onu anlamada çocukluk, gençlik ve daha sonraki hayatı hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Hakkında bir iddiada bulunurken bir kere onun "bir insan" olduğu gerçeğini asla göz ardı etmemek gerekir. Çocukluğunda yaşadıkları, aile ve çevre faktörleri, öğretmenleri, mahallesi, ergenlik dönemi, bu atmosfer içerisinde geçirdiği eğitim süreci... Antakya Sultanisi, hocaları... O dönemde hâkim olan yönetim... Hatay'ın konjonktürel durumu... Bütün bütün bunlar göz önünde bulundurulmadan, doğrudan doğruya filozof, bilge ve bir sosyolog olan Cemil Meriç hakkında sağlıklı bir tahlil ve değerlendirme yapmak, mümkün olmayacaktır. Yani sözünü ettiğimiz şartlar ve etkenler göz ardı edildiği takdirde, Cemil Meriç anlaşılamayacak, ona ulaşılamayacak ve dokunulamayacak demektir. Bir defa fevkalbeşer bir Cemil Meriç tahayyülünden vazgeçilmelidir. Çünkü bir insan olarak yaşadıkları vardır.

Cemil Meriç’in ailesi, 1912 yılında Balkanlarda bütün şiddetiyle devam eden savaşta Bulgar baskınından kaçmak için Türkiye'ye geliyor ve Reyhanlı'nın karşısında ışıkları görülen Kefertharim'e gelip yerleşiyor. Babası burada hâkimlik yapmaya başlıyor. Cemil Meriç, 12 Aralık 1916 yılında Reyhanlı'da doğuyor, doğum tarihi de Kur’an-ı Kerim'in kapağına yazılıyor. Çocukluğu ve ilkokul tahsili burada geçiyor. Memleketinden kopmuş ve gurbete düşmüş bir ailenin kendi sıkıntıları ile birlikte yâd ellerde gariplik halini yaşamanın verdiği sıkıntı atmosferinin Cemil Meriç’in üzerindeki olumsuz etkisi yetmezmiş gibi bunun üzerine bir de mahalledeki yaramaz, afacan çocukların baskıları ve kötü davranışları da eklenince, bütün bu olumsuzluklar, bünyesi zayıf olan Cemil Meriç’e ağır gelmiş ve onu yıpratmıştı.

Kitaba yönelmesi de bu süreçte başlar. Ta ilkokul çağından itibaren başlayan bu ilgi ve sevgi Antakya Sultanisi’nde de artarak devam eder. Esasen babasının her akşam aileyi toplayarak kitap okumasının bunda önemli bir yerinin olduğu söylenmelidir. Ayrıca kitap ve kütüphanenin tek sığınağı olmasında mahalleli çocukların ona bir türlü dirlik vermemesi de bir başka etkendir.

Yalnız bir dünyada, yalnız yürüyen bir kişinin hata yapmadan yoluna devam etmesi tabii ki kolay değildi. Cemil Meriç, bu yolda en büyük desteği hiç şüphesiz kitaplardan almış ve gerçek istikametini onların ışığıyla bulmuştur:

“Düşman bir çevrede, ister istemez kitaplara kaçıyorum… Yaşamak için kendime bir dünya inşa etmek zorundayım… Anlıyorum ki, zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi, reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak”.1 diyen bir Cemil Meriç’i görüyoruz. Okuyan, araştıran ve kendini bulan bir Cemil Meriç. Bu özelliğiyle Cemil Meriç, bir kâbustan uyanan ve uyanmasını bildiği kadar uyandırmasını da bilen bir adam2 olarak tebarüz etmekte olduğuna şahit oluyoruz.

Fikri tekâmülde çeşitli süreçleri yaşayan Cemil Meriç, bir dönem çevresel faktörlerle birlikte Türkiye'deki gelişmelerin etkisiyle, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin fikir yapısını da yansıtan Türkçü düşünce akımına girmiş ve bu konuda oluşturduğu ve teorik düzeyde kalmış fikirlerini, Türkçülüğünün temellerini Türk Yurdu dergisine, Ahmet Hikmet’e ve Yusuf Akçura'ya dayandırmıştır.

Antakya Sultanisi’nde gördüğü eğitim, hocaları, eserleri, sadece kendisini değil bütün arkadaşlarını da etkilemiş, sonuçta da hepsi, Fransız kültürün derin etkisi altında kalmış ve Fransa'ya karşı özel hayranlık beslemiş...

Bir hakikat arayıcısı olarak bitmez tükenmez bir merak ve arayış içerisinde olan Cemil Meriç’in, ön kabulleri olmamıştır. O, “Avrupa’yı tanımamak gaflet; Avrupa’yı tanıyan ülkesinden kopuyor. Bu

lanet çemberinden nasıl kurtulacağız?”3 diye sorarken cevabını da kendisi veriyordu, böylece kendi toplumsal görevini de belirlemiş oluyordu:

“Kendini tanımak irfanın ilk merhalesi. Düşünenin görevi; insanından kopan, tarihini unutan ve yolunu şaşıran aydınları irşada çalışmak, (uyarmak ve bilinçlendirmek) kızmadan, usanmadan irşad. Gerçek sanat ayırmaz, birleştirir.

22.6.2020